-
1 kur yapmak
1) псэлъыхъон/ ПСЭЛЪЫХЪУН -
2 kur yapmak
v. court, flirt, make a pass at, pay court to, pay one's court to, woo, pay one's addresses to, pay one's attention to smb., philander, pitch, spark, sue, rush -
3 kur yapmak
cilwe kirin -
4 kur yapmak
псэлъыхъо шIын, псэлъыхъон -
5 kur yapmak
to pay court to, to make advances to, to flirt, to court -
6 eş için kur yapmak
псэлъыхъон -
7 kür
-
8 kür
-
9 kur
resmî \kur der amtliche Kurs2., Cour f, Hof mbirine \kur yapmak jdn den Hof [o die Cour] machen jdn umwerben; ( pej) um jds Gunst buhlen -
10 kur
Iзаи́грывание, флиртII- la kur yapmak или -a kur yapmak — заи́грывать, флиртова́ть с кем; уха́живать за кем
фин. курсborsa kuru — биржево́й курс
-
11 kur
kur1 ÖKON Kurs m;döviz kuru Wechselkurs m;çapraz kur Vergleichskurse m/plkur2 → kurs1kur3 Flirt m;-e kur yapmak jemandem den Hof machen; jemanden umschmeicheln -
12 kur
-
13 kür
-
14 turşu
turşu gibi abgespannt, erledigt, fam k.o.;hıyar turşusu saure Gurken f/pl;turşu kurmak (oder yapmak) einsalzen, einlegen;turşu olmak sauer werden, verderben; ermatten;turşusunu kur! scherzh etwa: werde glücklich damit!;turşuya dönmek völlig ausgepumpt ( oder ganz zerschlagen) sein
См. также в других словарях:
kur yapmak — 1) karşı cinsten birine ilgi göstererek onun hoşuna gitmek, gönlünü kazanmaya çalışmak Hepsi de aynı yavan, tatsız sözlerle kur yapacaklardı. H. C. Yalçın 2) birinin duygularını okşayacak biçimde davranarak onu elde etmeye çalışmak Muhtaç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kür yapmak — sağlığı korumak amacıyla herhangi bir yöntemi bir süre uygulamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kur — 1. is., ekon., Fr. cours 1) Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri Resmî kura göre doların değeri yeniden ayarlandı. 2) Düzey Birleşik Sözler cari kur çapraz kur dalgalı kur efektif kur katlı kur … Çağatay Osmanlı Sözlük
kür — is., Fr. cure 1) İyi bakım ve ilaç tedavisi Daireden yıllık iznimi alınca kürümü günde on iki saate çıkardım. H. Taner 2) Özel tedavi yöntemi Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kür yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
TAKLİD — Takma, asma, kuşatma. * Benzetmeğe ve benzemeğe çalışmak. Benzerini yapmak. Birine benzemeğe çalışarak alay etmek. Sahte. Bir şeyin sahtesini yapmak.(Kur an baştan aşağıya kadar, nâzil olduğu hey et üzerine bâkidir. Bu kadar Kur anı taklid etmeğe … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KARLAYL — (Thomas Carlyle) (Hi: 1210 1298) İskoçya da doğmuş, Londra da ölmüştür. İskoç tarihçisi ve filozofudur. Babası dindar bir duvarcı ustası idi, oğlunu papaz yapmak istiyordu. Onun dinî şüpheleri papaz olmasına mâni oldu. Yedi sene manevî… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
CA'L — Yaratmak, halk. * Almak. * İş işlemek. Yapmak. * Bu kelime Kur ân ı Kerim de onüç vecihle kullanılmıştır:1 Tafak ve ahz (inşâ ve ikbal) mânasına; bir işi işlemeğe müteveccih olup başlamak ve işler olmak.2 Halketmek, yaratmak.3 Kavl ve irsal.4… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
CÜZ — Kısım, parça. Bir şeyin bir parçası. * Kitab forması. * Küllün mukabili. * Kur ân ı Kerim in otuzda bir parçası. * Kanaat. İktifâ eylemek. * Düğümü sağlam yapmak. Bir şeyi pekiştirip muhkem kılmak. * Kız evlâdı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük